24 Haziran 2015 Çarşamba


Mehmet Kandemir'in kaleminden dökülen etkileyici bir şiir. Yazan ve Seslendiren : Mehmet Kandemir



22 Haziran 2015 Pazartesi

Çağdaş Ses 'Tüketilenler' Kitabı Röportajı

Tüketilen benliğe şiir ve denemeler

Şair ve yazar Narin Aktaş’ın ‘Tüketilenler’ isimli yeni kitabı insanların hayatlarındaki çalkantılardan yola çıkarak kaleme aldığı bir şiir ve deneme kitabı…



ÇAĞDAŞ SES - KÜLTÜR SANAT/ ERMAN ÇİMEN
‘Tüketilenler’ isimli şiir ve denemelerden oluşan kitabıyla büyük beğeni toplayan şair ve yazar Narin Aktaş’la şiir ve edebiyata dair sıcak ve samimi bir sohbet gerçekleştirdik..
Aktaş ‘Tüketilenler’i tarif ederken “Her insan hayatının çoğu döneminde tükeniyor ve tekrar yeni başlangıçlar yapıyor. Hayatımız bundan ibaret. Başlamak, yaşamak, inanmak, başaramamak ( tökezlemek) ve yeniden başlamak.. Ta ki mutluluğu bulana kadar böyle devam ediyor.” diyor..
İşte şair, yazar Narin Aktaş’la yaptığımız o röportaj:
Öncelikle tabi ki ‘Tüketilenler’in yazılış macerasını merak ediyoruz.. Bu kitap neden yazıldı ve neyi anlatıyor?
Öncelikli sebebi yoğun hislerin ve birikimlerin paylaşılma duygusuydu. Yani insanlar mücadele için ayaklandığında, hayata daha bir anlam katarak şahlansın; kendini bulsun ve tanısın diye yazıldı. İnsanlarımız kitap okumuyorlar. Onlara nasıl ve ne şekilde hangi yazınsal türde daha kolay ulaşabilirdim? Başlangıçta kendime sorduğum soru buydu. Devamında aldığım cevap ise şiir ve denemeydi. Denemeler genelde biraz daha ilgi görüyor. Şiir kitapları ise tek başına insanların gözünde sadece aşk temalı konular olarak kalıyor. Ama benim anlatmak istediklerim sadece aşk ile sınırlı değil.. Bu düşüncelerden yola çıkarak biraz şiir, biraz da deneme yoluyla konularımı işledim. Bu sayede kitap akıcı, açık ve bir solukta okunup insanların hayatlarına dokunabilecek, kendilerinden bir şeyler bulabilecekleri bir hal aldı.
Üzerine yoğunlaşmadığım bir günde aklıma “tüketilenler” ismi geldi. Newton misali; “evet evet buldum” dedim. Her insan hayatının çoğu döneminde tükeniyor ve tekrar yeni başlangıçlar yapıyor. Hayatımız bundan ibaret. Başlamak- yaşamak-inanmak- başaramamak( tökezlemek)- ve yeniden başlamak. Ta ki mutluluğu bulana kadar böyle devam ediyor.  Bu kitapta bakış açımızı biraz da olsa değiştirmek için denemelerde de, şiirlerde de hayatta yaşadığımız olumsuzluklara anlam katarak olumlamaya gitmeye çalıştım. Örneklendirdim. Bu yüzden 'Tüketilenler' ismini seçtim kitabım için. Her deneyimden sonra tükeniyoruz ve yıkılıyoruz. Aşkta, işte, evlilikte, meslekte...
Peki, şiire ve yazarlığa ilginiz nerden geliyor?
Aslıda ortaokul ve lise yıllarımda bir ya da iki kitaba yetecek kadar şiirler ve yazılar kaleme almıştım. Öykü yarışmalarına katılmak için bir öykü yazmıştım. Ama edebiyat öğretmenlerimin pek üstüne düşmemesi, yüreklendirmemesi, biraz da çevresel faktörlerin etkisiyle yazma işini bıraktım. Ama onlar beni bırakmadı günün birinde yine, yeni ve yeniden benim yazmamı sağladılar. Beni asıl yazmaya ikna eden şey ise bunun bir yetenek olduğunu anlamamdı. Aslında çoğu zaman yazdıktan sonra bana ilham veren şeyi unutuyorum. Bir bakıyorum yazılmış ve bitmiş. Bence ilham uçucu bir şey… Yazmak eğer bir uğraşsa ilhamı beklememek gerekir.
Aslında bana şiiri ve yazmayı sevdiren Nazım Hikmet’tir. Onu okurken kısa süreliğine ayrılıyor gibi oluyorum buralardan. Ama şiirin asıl bir ustası vardır ki O da Ahmed Arif’tir bence. Kendisiyle geç tanıştım ama bol bol okuyarak bu boşluğu dolduruyorum. Bunun yanında Atilla İlhan, İsmet Özel, Turgut Uyar, Ataol Behramoğlu gibi şairleri çok beğeniyorum…
Kitabınızda şiirin yanında kısa denemeler de bulunuyor.. Bu denemelere konu olan olaylardan bahseder misiniz?
Bu kitabın içerisinde tek bir konu yok aslında. Aşk var, kadına olan bakış açısı var, kadının içsel yalnızlığı var, düzene olan isyan ve hayata dair daha pek çok detay var… Sadece bir konuya odaklanarak o konuyu işlemek istemedim. Deneme ve şiiri iç içe işleyerek bir çalışma ortaya koydum. İlk kitabım olduğu için başta da söylediğim gibi türünü deneme olarak belirledim ve şiirlerle içeriğini biraz daha zenginleştirdim.
Kitabınızın kapağı da çok dikkat çekici.. Sizsiniz sanırım resimdeki, peki neyi ifade ediyor bu fotoğraf?
Evet resimdeki benim.. Bu kitap kapağında, hayatın içerisinde karanlık bir çerçeveye hapsolmuş bir kadının inatla hayata bakan gözlerini görüyoruz… Bu gözlerde pek çok suskunluk konuşuyor aslında. Kadınının ağzını kapatması ise bu bakışın asıl çarpıcı olan yanı.
Kitapta Türkiye’de kadınların yaşadığı zorluklara dikkat çekmek istediğim yazılarım var. Bunların başında ise "Töresiz Kadın" ve "Kemirilen Kadının Dünyası" geliyor. "Töresiz Kadın " ile kapak fotoğrafını özdeşleştirebiliriz… Bunun yanında örneğin "Kemirilen Kadının Dünyası"adlı yazımda, taciz ve tecavüz mağduru kadınların ruh halini yansıtmaya çalıştım. 'Cennetime girdi düşman askerleri diye başlıyor '  kadının cennetini işgal edenlere böyle seslendim…
Son olarak genç bir şair, yazar olarak edebiyatımızın durumunu ve geleceği hakkındaki yorumunuzu merak ediyoruz.. Tabi bir de sizin geleceğe yönelik planlarınızı?
Şiir edebiyatımızın tartışılmaz en önemli türlerinden biri. Yazması kolay gibi görünen ama aslında herkesin yazamayacağı bir tür.. Şiirin geçmişi ile geleceğini kıyaslayacak olursak durumun pek de iç açıcı olmadığını söyleyebilirim. Eskiden şairlik zor bir zanaattı. Saygınlığı vardı. Fakat şimdi, belki de serbest nazımdan dolayı herkes birer şair. Her aklına güzel söz gelen, güzel bir şeyler karalayan şair olabiliyor. Belki de şiirimizi bu kirletiyor. Bu yüzden şiir karanlıklara sürükleniyor…
Şu an da yeni bir kitap çalışmam var. Önümüzde ki 3-4 ay içerisinde bitirmeyi planlıyorum. Bunun yanında beni çok heyecanlandıran bir hikaye kitabını da kaleme alacağım.  Kısacası  yazarlık alanında ileriye dönük daha birçok planım ve çalışmam var.. Bunları en kısa zamanda bitirmek ve yayınlamak istiyorum…"

23 Nisan 2015 Perşembe


Dünyadaki bütün yetişkinlerin gülüşünü toplasanız bir çocuk gülüşü etmez.

Narin Aktaş


23 Nisan- Karanlıkta Kaybolmuş Çocuklar






Karanlıklarda kaybolmuş çocuklar yeryüzü cehenneminde görünmeyenler olarak kalmaya devam ediyor. İşçi çocuklar, cinsel istismara uğrayan çocuklar, savaş mağduru çocuklar... Herşeyin en ağır bedelini ödeyenlerdir onlar. Yine de hayal kurmaktan vazgeçmezler. Çocuk olmaktan vazgeçmezler.  Küçücük bedenleriyle insan kalabalığında kaybolurlar. Hepimizin  hayallerinden daha temizdir hayalleri ve hepimizin yüreğinden daha temizdir elleri.  Çocuksuz bir dünya koca bir hiçtir. Tutunun onlara, dokunun yüreklerine. Vicdan ancak bir çocuk gülüşüyle temizlenir. Kirlenmemek için çocuklara ihtiyacımız var.

Narin Aktaş

21 Nisan 2015 Salı

TÜKETİLEN KADINA ŞİİR VE DENEMELER



 Hürriyet gazetesinde çıkan kitap haberim. Emeği geçen herkese teşekkürler.                             http://www.hurriyet.com.tr/ankara/28763031.asp


4 Mart 2015 Çarşamba

A HİSTORY OF GOD ( TANRININ TARİHİ )






 İnsanlık tarihi boyunca Tanrı ( yaratıcı ) insanlar için bir ihtiyaç olmuş ve ona inanmaktan kendilerini alıkoyamamışlardır. Bu belgesel Tanrı'nın neden bu kadar önemli olduğuna dair ufkumuzu açabilir. Gelin hep birlikte bu doğuş hikayesini izlemeye başlayalım.

18 Şubat 2015 Çarşamba

GRİNİN ELLİ TONU- ZAVALLI ANASTASİA





Romandan uyarlanarak filmi yapılan "Grinin Elli Tonu" 14 şubat günü izleyicilerle buluştu.Film, çok sayıda ülkede izlenme rekorları kırmaya devam ediyor. Filmin içeriğinden izlenimlerimi aktaracak olursam hayal kırıklığına uğradığımı söylemek doğru olur herhalde.Şöyle ki ;
  Grey ile Anastasia arasında geçen ilişki, bir röportaj ile başlar. Grey  genç yaşına rağmen ünlü bir milyarder olarak lüks hayatı ile dikkat çekerken, Anastasia ise İngiliz Edebiyatı bölümünden mezun olmaya çalışan kendi halinde,saf bir kızı canlandırıyor. Film oldukça heyecanlı başlarken giderek durgunlaşmaya ve sıkıcılaşmaya başlıyor. Zira adamın lüks yaşamı oldukça abartılmış. Etrafında o kadar bakımlı ve güzel kadın varken kendi halinde yaşayan ve onlar gibi çekiciliğe sahip olamayan bir kız ile ilgilenmesi izileyiciye tuhaf geliyor.Erkeğin bir yandan kıza olan aşkı,bir yandan geçmişinde maruz kaldığı taciz ve şiddet nedeniyle, sadist arzularının arasında gidip gelmesi izleyenleri ikilemde bırakarak hangisini seçeceği konusunda merak uyandırıyor. Ve tüm bunlara rağmen Anastasia'nın, Grey'e duyduğu aşk yüzünden, onun sadist istek ve arzularına boyun eğmesi filmdeki dramlardan biri. Burada kadın sadece cinsel obje olarak görülerek Grey'in "ben sevişmem, beceririm". sözünün kadına bakış açısını bir kez daha beynimizde güncelliyor. Son olarak; kadınların bu filmi protesto etmesini çok haklı bir gerekçe olarak görüyor ve filmin sadist fantezileri "çekici " hale getirmesini doğru bulmuyorum. Dolayısıyla bu film, hem kitabını okuyup gelenler için, hemde sinemaseverler için hayal kırıklığıdır diyebiliriz.

Dipnot:  Sadist, başkalarına acı çektirerek zihnen doyum sağlayan kimse anlamına gelir.